-
1 sırtına almak
v. hump--------sırtına almak (giysi)v. fling on -
2 sırt
спина́ (ж)* * *1) спина́sırtına almak — а) взвали́ть на́ спину; б) наки́нуть на себя́
sırtında bir palto vardı — на нём бы́ло пальто́
sırtına geçirmek — наде́ть
pardösüyü sırtıma geçirdim — я наде́л на себя́ лёгкое пальто́
sırtını dayamak / vermek — а) прислоня́ться спино́й к чему; б) перен. опира́ться на кого
sırt sırta vermek — плечо́м к плечу́, в те́сном еди́нстве, вме́сте
sırtını yere getirmek — положи́ть на о́бе лопа́тки тж. перен.
atın sırtını eyer vurmuş — седло́ наби́ло / натёрло ло́шади спи́ну
2) тупа́я сторона́ ножа́ и т. п.3) гре́бень (горы, холма)4) верх, ве́рхняя часть (чего-л.)••- sırtında- sırtından atmak
- sırt çevirmek
- sırtından geçirmek
- sırtı kaşınıyor
- sırtından kazanmak
- sırtından para kazanmak -
3 sırt
sırt çantası Rucksack m;sırt dayanağı Rückenlehne f;sırt çantalı Rucksacktourist m, -in f;-e sırt çevirmek jemandem den Rücken kehren;sırtı kaşınıyor fig ihm juckt das Fell;sırtı pek warm angezogen;-in sırtı yere gelmek untergekriegt werden;-i sırtına almak auf die Schulter nehmen, schultern A; sich (D) (einen Mantel) überziehen;-in sırtından geçinmek auf Kosten G leben;-e sırtını dayamak sich verlassen auf A;-in sırtında bir ceket vardı er hatte ein Jackett an -
4 sırt
(-tı)1) спина́sırtına almak — а) взвали́ть на́ спи́ну; б) перен. взять на себя́
2) гре́бень (горы, холма)3) спи́нка, тупа́я сторона́ (ножа)4) ни́жняя де́ка (скрипки)
См. также в других словарях:
sırtına almak — 1) yüklenmek, çuvalı sırtına aldı 2) bir giyeceği giymek veya sırtına örtmek Sırtına bir şey almadan sokağa fırladı … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkasına almak — 1) sırtına yüklemek, taşımak 2) mec. desteğini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırt — is., anat. 1) Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm Arabacı katırın sırtına binmiş. F. R. Atay 2) anat. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı 3) Kesici araçların kesmeyen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sallasırt — is., hlk. Sırtına almak, yüklenmek anlamlarındaki sallasırt etmek deyiminde geçer Kapının önünde bekleyen ufak bir cemaat gıcırdayan tabutu sallasırt ettiler. E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaxsınmak — kollarını yenlerine sokmadan, belini iliklemeden, elbiseyi e ğinine (sırtına) almak, III, 109 iyi; güzel, her şeyin güzeli I, 64; III, 32 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırtlamak — i 1) Sırtına alıp yüklenmek O gece yarısı yatağı benimki sırtladı, ben çocuğu sardım, sarmaladım. H. E. Adıvar 2) mec. Birinin, bir şeyin sorumluluğunu, yükünü veya geçimini üzerine almak Gazete satan Babuş daracık omuzlarıyla bir aileyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük